İngilizce – A2 Seviyesi En Çok Kullanılan Kelimeler 2

faster

(comp. adj.) daha hızlı

furniture

(Subs.) mobilya

happiness

(Subs.) mutluluk

hers

(Poss. Pron.) onunki (dişil)onunkiler (dişil)

househusband

(Subs.) ev erkeği

nicer

(Comp. adj.) daha güzel, daha hoş

take care of

(Expr.) birine bakmak

theirs

(poss. Pron.) onlarınki

adorable (unit 34)

(Adj.) sevimli

bone

(Subs.) kemik

care about

(Prep. Verb) umursamak

cruel

(Adj.) zalim

cruelty

(Subs.) zulüm

jealousy

(Subs.) kıskançlık

think of

(prep. verb) aklına gelmek, hakkında düşünmek

attractive (unit 35)

(Adj.) çekici, cazip

balance

(Subs.) denge

be afraid of

(Expr.) bir şeyden korkmak

dangerous

(Adj.) tehlikeli

deep

(Adj.) derin

ending

(Subs.) bitiş

fit

(Adj.) uygun, münasip, sağlam

generous

(Adj.) cömert

humor

(Subs.) mizah (Amerikan İngilizcesi)

humour

(Subs.) mizah (Britanya İngilizcesi)

large

(Adj.) geniş, büyük

loving

(Adj.) seven, aşık

midnight

(subs. / adj.) gece yarısı / gece ortası

personality

(Subs.) kişilik

sense

(Subs.) duyu, his, akıl

sound

(Subs.) ses

sound, -ed

(Reg. verb) çalmak, gibi gelmek, derinliğini ölçmek

south-west

(Subs.) güney batı

till

(conj. / prep.) -e kadar / -e kadar

windsurfing

(Subs.) rüzgar sörfü

atmosphere (unit 36)

(Subs.) atmosfer

autumn

(Subs.) sonbahar (Britanya İngilizcesi)

Bear / bore / born

(irr. verb) dayanmak, yönelmek, taşımak

being

(Subs.) varlık, insan

born

(Adj.) doğmuş, doğuştan

Chinese

(subs. / adj.) Çinli / Çinli

hostile

(Adj.) düşman

Indian

(subs. / adj.) Hintli, Hintçe / Hintli, Hintçe

method

(Subs.) metot

paper

(Subs.) kağıt

season

(Subs.) mevsim, zaman, sezon

strong

(Adj.) kuvvetli, dayanıklı

were

(irr. verb / aux. verb) -idi / -idi

young

(Adj.) genç, körpe

against (unit 37)

(Prep.) -e karşı, muhalif

airway

(Subs.) havayolu

bedroom

(Subs.) yatak odası

channel

(Subs.) kanal, ırmak yatağı

comic

(subs. / adj.) komedi ile ilgili / komik

continuous

(Adj.) devamlı, sürekli

dancing

(subs. / adj.) dans etme / dansla ilgili

dying

(Adj.) ölmekte olan

feeling

(Subs.) his, duygu

front

(subs. / adj.) ön / ön

hall

(Subs.) koridor, salon

has

(Aux. verb) sahip olmak

lie

(Subs.) yalan

lie, -ed

(Reg. verb) yalan söylemek

lie, lay, lain

(irr. verb) yatmak, uzanmak

lying

(Adj.) yalancı, uzanmış, yatmış

Margarita

(Subs.) Margarita (pizza)

medium

(Adj.) orta, ortanca

order

(Subs.) emir, komut, sipariş

order, -ed

(Reg. verb) emretmek, ısmarlamak, buyurmak

party

(Subs.) parti

project

(Subs.) plan, proje, tasarı

run, ran, run

(İrr. verb) koşmak, çalışmak, uzanmak

saxophone

(Subs.) saksafon

shine, shone, shone

(İrr. verb) parlamak, parlatmak, çok başarılı olmak

shining

(Adj.) ışıltılı

shout

(Subs.) bağırtı, bağırış, haykırış

shout, -ed

(Reg. verb) bağırmak, haykırmak

sick

(Adj.) hasta, rahatsız, sergi

sleeping

(Adj.) uyuyan

snow, -ed

(Reg. verb) kar yağmak

stand, stood, stood

(İrr. verb) ayakta durmak, olmak, bulunmak

standing

(Adj.) her zaman geçerli olan

tie

(Subs.) kravat, bağ, bağlantı

tie, -ed

(Reg. verb) bağlamak, düğüm atmak, berabere kalmak

trumpet

(Subs.) boru, borazan, boru sesi

uniform

(Subs.) tek biçimli, tek şekilli, aynı

untidy

(Adj.) düzensiz

untidy, -ed

(Reg. verb) düzensiz olmak

wig

(Subs.) peruk

working

(Adj.) çalışan, işler durumda, faaliyette

appear, -ed (unit 38)

(Reg. verb) belirmek, gözükmek

beautifully

(Adv.) güzellikle

begin, began, begun

(İrr. verb) başlamak

belong, -ed

(Reg. verb) mensup olmak

birth

(Subs.) doğum, köken

blow, blew, blown

(İrr. verb) üflemek, çalmak

blow out

(Phr. verb) söndürmek, iptal etmek

blowing

(Subs.) çalma, caz müziği

celebrate, -ed

(Reg. verb) kutlamak

client

(Subs.) müşteri

doesn't (does not)

don't (do not)

finding

(Subs.) buluş, sonuç

mad

(Adj.) çılgın

OK

(adj. / adv. / interj.) iyi, çok iyi / çok iyi / tamam!

seem, -ed

(Reg. verb) görünmek, benzemek, gibi gelmek

smell, smelled/smelt, smelled/smelt

koklamak, kokusunu almak

special

(Adj.) özel, normal olmayan

violent

(Adj.) sert, şiddetli, zorlu

who are

(Expr.) kimler

bahia (unit 39)

(Subs.) Bahia

Brazil

(Subs.) Brezilya

catch, caught, caught

(İrr. Verb) tutmak, yakalamak, ele geçirmek

 choir

(Subs.) kilise korosu, koro

delight, -ed

(Reg. verb) memnun olmak, sevinmek

emigrate, -ed

(Reg. verb) göç etmek

end

(Subs.) son, sonuç

end, -ed

(Reg. verb) bitmek

fluently

(Adv.) akıcı şekilde

follow, -ed

(Reg. verb) takip etmek, eşlik etmek, tabi olmak

followed by

(Expr.) tarafından izlenmek

following

(Adj.) bir sonraki

friendly

(Adj.) arakadaş canlısı, sempatik

grandchildren

(Subs.) torunlar

grandparents

(Subs.) dede ve nine

merengue

(Subs.) merengue (müzik çeşidi)

Miami

(Subs.) Miami

Moscow

(Subs.) Moskova

piano

(Subs.) piyano

Rome

(Subs.) Roma

routine

(Subs.) adet, iş programı

salsa

(Subs.) salsa (bir müzik şekli)

secret

(subs. / adj.) sır / gizli

station

(Subs.) istasyon, gar, radyo istasyonu

T-shirt (tee-shirt)

(Abbr.) tişört

tee-shirt

(Subs.) tişört

terrific

(Adj.) fevkalade, harika

thrill

(Subs.) büyük heyecan

thrill, -ed

(Reg. verb) çok heyecanlanmak

thriller

(Subs.) heyecan verici, gerilim

vacation

(Subs.) tatil

we'd (we would)

(Contr.) -ardık

we'll (we will)

(Contr.) -acağız

book into, -ed into (unit 40)

(Phr. verb) rezervasyon yapmak

club

(Subs.) kulüp, kuruluş

he'll (he will)

(Contr.) "gelecek zamanlı ""o"" şahsı"

lend, lent, lent

(İrr. verb) ödünç vermek

midday

(Subs.) gün ortası

myself

(Refl. Pron.) kendim

report

(Subs.) rapor, bildiri, haber

report, -ed

(Reg. verb) rapor vermek, bildirmek, haber vermek

service

(Subs.) hizmet, iş, ibadet

she'll (she will)

(Contr.) gelecek zamanlı O şahsı

some

(adj. / pron.) bir miktar, bazı, bir / bazı

they'll (they will)

(Contr.) gelecek zaman eki

transport

(Subs.) nakliye

visa

(Subs.) vize

you'll (you will)

(Contr.) -eceksin

Actually (unit 41)

(Adv.) aslında, gerçekten

after-dinner

(Adj.) yemek sonrası

afterwards

(Adv.) sonrasında, daha sonra

almost

(Adv.) hemen hemen

asleep

(Adj.) uykulu

can't (cannot)

(Contr.) -ebilmek (negatif)

carry, -ed

(Reg. verb) taşımak

carry on

(Phr. verb) devam etmek

credit

(Subs.) kredi

head

(Subs.) baş, kafa, başkan

joke

(Subs.) şaka

joke, -ed

(Reg. verb.) şaka yapmak

look through

(Phr. verb) tetkik etmek, gözlemek

menu

(Subs.) menü

mouth

(Subs.) ağız

nowadays

(Adv.) bugünlerde, güncel olarak

pick, -ed

(Reg. verb) toplamak, seçmek, kazmak

pick up

(Phr. verb) kaldırmak, toplamak, gelişmek

sleep through

(Phr. verb) (bir şey olup biterken) uyumak, ayakta uyumak

somebody

(Pron.) birisi

spaghetti

(Subs.) spagetti

take, took, taken

(İrr. verb) almak, götürmek, çıkarmak

take off

(Phr. verb) havalanmak

through

(Prep.) -den içinden, arasından

unfriendly

(Adj.) dostça olmayan, düşmanca

worse

(comp. adj. / comp. adv.) daha kötü / daha fena

anyone (unit 42)

(Pron.) her birisi, hiç kimse, kimse

behave, -ed

(Reg. verb) davranmak

cent

(Sub.) doların yüzde biri

complain, -ed

(Reg. verb) şikayet etmek

complain about

(Prep verb) bir şey hakkında şikayette bulunmak

complaint

(Subs.) şikayet, talep

condition

(Subs.) şart, durum

deserve, -ed

(Reg. verb) hak etmek, layık olmak

discount

(Subs.) indirim

discount, -ed

(Reg. verb) indirim yapmak, hesaptan düşmek

favour

(Subs.) iltimas, yardım

favour, -ed

(Reg. verb) iltimas etmek, ödüllendirmek

litre

(Subs.) litre

percent

(adj. / subs.) yüzde / yüzde

percentage

(Subs.) yüzdelik

profit

(Subs.) kar, kazanç, fayda

quiz

(Subs.) kısa sınav, küçük imtihan, sorgu

repeat, -ed

(Reg. verb) tekrarlamak, ezberden söylemek

someone

(Pron.) birisi

tool

(Subs.) alet, araç, vasıta

turn down

(Phr. verb) reddetmek, geri çevirmek

washing

(Subs.) yıkama, yıkanma

washing-up

(Subs.) yıkama

winner

(Subs.) galip, kazanan

winning

(Adj.) galip, kazanan

worth

(adj. / subs.) kıymetli, değerli / kıymet, değer

bored (unit 43)

(Adj.) sıkılmış

carefully

(Adv.) dikkatlice

cheese

(Subs.) peynir

chop

(Subs.) pirzola, çene, ağız

decide, -ed

(Reg. verb) karar vermek

decided

(Adj.) kararlı

diet

(Subs.) rejim, diyet

exactly

(Adv.) kesinlikle

I'd (I would)

(Contr.) koşul formu

lamb

(Subs.) kuzu

lamb chop

(Subs.) kuzu pirzola

lobster

(Subs.) istakoz

mayonnaise

(Subs.) mayonez

meal

(Subs.) yemek, öğün

misunderstanding

(Subs.) yanlış anlama

recommend, -ed

(Reg. verb) tavsiye etmek, salık vermek

rude

(Adj.) kaba, terbiyesiz, ilkel

Sagittarius

(Subs.) Sagittarius

spontaneous

(Adj.) kendiliğinden olan, spontane

stingy

(Adj.) cimri, eli sıkı

waiter

(Subs.) garson

attend, -ed (unit 44)

(Reg. verb) katılmak, hazır bulunmak

Bali

(Subs.) Bali

ceremony

(Subs.) seremoni

cheaper

(Comp. adj.) daha ucuz

couple

(Subs.) çift, eş, karı koca

deal

(Subs.) anlaşma, sözleşme, pazarlık

exotic

(Adj.) egzotik

expense

(Subs.) masraf

explain to, explained to,

explained to

(Prep. verb) birisine anlatmak

jacket

(Subs.) ceket

less

(comp. adj. / comp. adv.) daha az, daha küçük / daha az

mass

(Subs.) kütle, küme, yığın

masses

(Subs.) güruh

notice

(Subs.) bildiri, duyuru, dikkat

notice, -ed

(Reg. verb) bildirmek, dikkat etmek

organise, -ed

(Reg. verb) organize etmek

organize, -ed

(Reg. verb) organize etmek (Amerikan İngilizcesi)

pay

(Subs.) ödeme, maaş

pay, paid, paid

(İrr. verb) ödemek, karşılığını vermek

pay for

(Prep. verb) ödemek, masrafları üstlenmek

poker

(Subs.) poker

registry

(Subs.) kayıt, tescil

early (unit 45)

(adj. / adv.) eski, ilkel / erken

explain, -ed

(Reg. verb) anlatmak

kiss

(Subs.) öpücük

kiss, -ed

(Reg. verb) öpmek

marriage

(Subs.) evlilik, düğün

millionaire

(Subs.) milyoner

movie

(Subs.) film (Amerikan İngilizcesi)

slow down

(Phr. verb) yavaşlama, durgunlaşma

slowed down

suggestion

(Subs.) kısım, bölüm, şube

beside (unit 46)

(Prep.) yanında, yanına, bitişik

fortieth

(Num.) kırkıncı

fortune

(Subs.) servet, talih

guessing game

(Subs.) tahmin oyunu

imagination

(Subs.) hayal gücü, kuruntu

imagine, -ed

(Reg. verb) hayal etmek, farz etmek

inspiration

(Subs.) ilham, esin

inspire, -ed

(Reg. verb) ilham olmak

inspired

(Adj.) ilhamlı

peel, -ed

(Reg. verb) kabuğunu soymak

politician

(Subs.) siyasetçi, politikacı

spend, spent, spent

(İrr. verb) harcamak, vakit geçirmek

accident (unit 47)

(Subs.) kaza

apologise, -ed

(Reg. verb) özür dilemek

barbecue

(Subs.) barbekü

build, built, built

(İrr. verb) inşa etmek, oluşturmak

cause

(Subs.) sebep, amaç

cloud

(Subs.) bulut

complicated

(Adj.) karmaşık

forecast

(Subs.) tahmin

get up

(Phr. verb) kalkmak, yükselmek, tırmanmak

hangover

(Subs.) kalıntı, artık

hit

(Subs.) vuruş, isabet, başarı

hit, hit, hit

(İrr.verb) vurmak, isabet etmek

inside

(adj. / adv. / prep. / subs.) iç, dahili / içerisiiçine / -in içinde / iç, dahil, iç yüz

law

(Subs.) kanun

look out

(Phr. verb) dikkatli olmak

meaning

(Subs.) anlam

medicine

(Subs.) ilaç

necessary

(Adj.) gerekli

New York

(Subs.) New York

opposite

(adj. / prep.) karşı, zıt / -in karşısında

outside

(adj. / adv. / prep. / subs.) harici, dış / dışarı / -in dışında / hariç, dış taraf

race

(Subs.) yarış, koşu, akıntı

slow

(Adj.) yavaş, ağır, geç anlayan

teach, taught, taught

(irr. verb) öğretmek

vegetarian

(Adj.) vejetaryan, et yemez

wet

(Adj.) yaş, ıslak

brandy (unit 48)

(Subs.) kanyak

crowded

(Adj.) kalabalık, tıklık tıklım

decide, -ed

(Reg. verb) karar vermek

decided

(Adj.) kararlı

fish

(Subs.) balık

fish, -ed

(Reg. verb) balık tutmak

fishing

(Subs.) balıkçılık

get back

(Phr. verb) geri dönmek, geri almak

gonna (going to)

(Contr.) bir yere gitmek (Amerikan İngilizcesi)

instead

(Adv.) yerine

instead of

(Adv.) -in yerinde

leisure

(Subs.) boş vakit

mid

(Adj.) orta

mid-eighties

(Subs.) seksenlerin ortaları

midsummer

(Subs.) yaz ortası

midweek

(Adv.) hafta ortası

odd

(Adj.) tek, bambaşka, acayip

see, saw, seen

(İrr. verb) görmek, anlamak, bakmak

 sell, sold, sold

(İrr. verb) satmak, rağbet görmek, beğendirmek

selling

(subs. / adj.) satış / satılan

studies

(Subs.) araştırmalar

study

(Subs.) çalışma, araştırma

think, thought, thought

(İrr. verb) düşünmek, zannetmek, inanmak

thinking

(Subs.) düşünme, düşünüş

traumatology

(Subs.) travmatoloji

weekend

(Subs.) hafta

weekly

(adj. / adv.) haftalık / haftada bir, her hafta